Blockchain tekolojisi kavramı Satoshi Nakomoto’nun 2009 yılında yazdığı makaleyle yaratılan bitcoinin ardından dikkatleri üzerine çekti. Alışılagelmişin dışında merkezi olmayan bir sistem tasarlanmasından dolayı sadece kripto para yatırımcısının değil, uluslararası firmaların ve devletlerin de odak noktası haline geldi.
2010 yılında forumlar üzerinde konuşulmaya başlayan bitcoin ve blockchain kavramı, 2011 yılına gelindiğinde Wikileaks’in bitcoin ile bağış kabul etmeye başlamasıyla yerini sağlamlaştırmaya başladı. Bu tarihten sonra ise blockchain kavramı bitcoinin gölgesinden ayrılmaya başlayarak devletlerin dikkatini çekecek konuma geldi. Öyle ki, Estonya hükümeti dijital kimlik çalışmalarına blockchain teknolojisini dahil etmek için çalışmalara başladı.
Dünyaya yayılmaya başlayan ve devletlerin görüş alanına giren bu ikili, 2013 yılında 1000USD seviyesini gördü. Aynı yıl, bitcoin ATM’si açıldı ve Vitalik Buterin ethereum tanıtım raporunu yayınladı. Böylelikle blockchain teknolojisinin avantajları sayesinde kripto paraların yıldızı da parlamaya başladı. Bu gelişmelerin ardından ise 2014 yılında Ethereum Vakfı kuruldu. Bahsedilen yılın sonuna gelindiğinde Dell ve Microsoft gibi dünyaca ünlü ve kendini kanıtlamış şirketler ödemelerinde bitcoin kabul etmeye başladı.
2015 yılında “The Economist” dergisi bitcoini kapak sayfasına taşıyarak taçlandırdı. Ayrıca, bu yıl ethereum için verimli yıllardan biri oldu. 9 finans kurumu ile birlikte kurduğu konsorsiyumda ethereum ağı yaklaşık 40 üyeye ulaştı. Teknolojik altyapıların dönüm noktası olan 2015 yılı devrildiğinde ise hyperledger projesi ilan edildi. Çin’in dikkatini çekmeye başlayan bu gelişmelerin ardından, 31 üyeyle Çin Blockchain Shenzen Konsorsiyumu deklare edildi.
2017 yılına gelindiğinde, Çin’in kripto para piyasasına ve blockchain teknolojisine olan yatkınlığı anlaşıldıktan sonra, ülkeler bu dijital dönüşüm karşısında geride kalmak istemedi ve adımlarını sıklaştırmaya başladı. Bu kapsamda, Kripto-Ekonomi Araştırma Enstitüsü Avusturya’da faaliyete geçti. 2018’de hem uluslararası kuruluşlar hem de devletler faaliyetlerini artırdı. Avrupa Birliği blockchain projelerini duyurdu ve fon oluşturduğunu açıkladı. İsviçre, vergi ödemelerine bitcoini dahil etti. Amerika Birleşik Devletleri, Singapur derken Google, Facebook ve Twitter da aynı ailenin üyesi olmak için adım atmaya karar verdi.
2019 yılı ise Facebook’un Libra projesiyle birlikte sansasyonel bir yıl oldu. Parası olan olmayan, dünyanın herhangi bir yerinde banka kullanmayan insanları daha da düşük maliyetlerle finansal piyasanın parçası yapmak için kollarını sıvayan Facebook, kripto para piyasasında hareketlilik yarattı. Bu etkinin ardından, yaklaşık olarak 400 milyon bitcoin işlemi döndüğü ayrıca konuşulan konular arasında yer alıyor. Hem Çin hem de Facebook etkisiyle yıldızı daha da parlayan blockchain ise ülkeler arasında rekabet konusu haline geldi.
Özellikle Çin, blockchain teknolojisini sosyal hayatın dahi parçası yapmak için rekabetin öncülüğünü yapmak istediğini belirten atılımlar yaptı. Yıl itibariyle baktığımız zaman tonlarca ağırlıkta ticari malın, ilaçların, adli vakaların ve kişisel verilerin blockchain teknolojisiyle izlenmesi için adımlar atıldığını ve pilot programların oluşturulduğunu görüyoruz. Tüm bu gelişmelere dayanarak blockchain teknolojisinin gelişiminin önümüzdeki yıllarda artarak devam edeceğini ve dünya genelinde entegre sistemler kurulabileceğini düşünmek mümkün görünüyor.